Eyüp
BEYAZ
Şehit Düştüğü Tarih: 1 Temmuz 2005
Şehit Düştüğü Yer: Ankara
Doğduğu Tarih: 1980
Doğduğu Yer: Ardahan, Çıldır, Gölbelen Köyü
Mezar Yeri: Iğdır Gölbelen Köyü, Kars
Eyüp Beyaz, 1980 yılında, Ardahan
ili Çıldır ilçesi Gölbelen Köyü’nde, Türk Sünni bir
ailenin çocuğu olarak doğdu. İlkokulu köyünde okuduktan sonra Ardahan Yatılı
İlköğretim Bölge Okulu’ndan mezun oldu ve 1996 yılında Karadeniz Teknik
Üniversitesi Giresun Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’ne girdi.
Üniversitede okurken 1999’da
devrim mücadelesine katıldı. 2001 yılında öğretmen olarak okulundan mezun oldu.
Ancak o, çok daha büyük bir davada halkın öğretmeni olmayı seçti. Sömürü ve
zulümden kurtuluşumuzun, çocuklarımızın hak ettikleri eğitimi görmelerinin
ancak devrimle mümkün olacağı bilinciyle kavganın ön saflarında yeraldı. Gençlik örgütlenmesi içinde sorumluluklar
üstlendi.
İlk gözaltısını
2000 yılı 1 Mayısında Trabzon’da yaşadı. İşkenceden başı dik çıktı. 30 Temmuz
2000 yılında, hapishanelerde tecritin kaldırılması
için yapılan demokratik bir eylem sırasında yeniden gözaltına alındı. Yine
işkencecilere direnen Eyüp vardı karşılarında.
O’nun devrimcilik anlayışında statükoya yer yoktu. Öğrenmeye açık, fedakar, mütevazi yapısı, militan kişiliğiyle daha ileri görevlere
hazır olduğunu gösterdi. Silahlı birlikler içinde istihdam edildi. Oligarşi
tarafından aranıyor olduğu koşullarda, yeraltı faaliyetlerini serinkanlılık ve
disiplin içinde sürdürdü.
Kendisini “mücadelenin bir neferi
olarak” tanımlayan Eyüp Beyaz için örgütlü olmak; “yaşamı, düşüncesi, pratiğiyle
örgütle bütünleşmek gerektiğinde örgüt gibi davranabilmekti”. Örgütün
kendisi için ne ifade ettiğini de şöyle anlatıyordu:
“Hareket
benim için sabırlı bir öğretmeni, kaya gibi güçlü bir iradeyi ve yeni bir
yaşamın yaratılmasını ifade ediyor. Hareket benim için saflığı, temizliği ifade
ediyor. Halkımızın kurtuluşunu ve bu kurtuluşa giden yolda tek tek insanların kurtuluşunu ifade ediyor. Emeği ve alınterini özgürleştirmeye çalışırken harcanan emeği ifade
ediyor. Hareket benim için adaleti ifade ediyor. Zalimlerin korkusunu ifade
ediyor. Hareket benim için mutluluğu ifade ediyor. Hareketi, tarihin kendisine
biçtiği misyonu layıkıyla yerine getiren bir güç
olarak görüyorum. Halkımızın tek kurtuluş umudu olarak görüyorum.
İdeolojisiyle, pratiği, yarattığı geleneklerle ve şu anki mücadelesiyle dünya
devriminin stratejik güçlerinden biri olarak görüyorum.”
O, cüretin, fedakarlığın,
adaletin adı olarak ölümsüzleşti. Zalimlerin korkusu bir cephe savaşçısıydı ve
üzerine doğrultulan yüzlerce namluya meydan okuyarak, en çok korudukları
üslerine girerek korkularını daha da büyüttü.
***
Eyüp Beyaz’ın
feda eylemi öncesi seslenişi:
Halka ve
devrimci kamuoyuna
Ben Eyüp Beyaz.
Halkımızın kurtuluşu ve ülkemizin
bağımsızlığı için DHKC saflarında mücadele ediyorum. Parasız, bilimsel, demokratik
bir eğitim ve bağımsız, demokratik, sosyalist bir Türkiye talebiyle
yürüttüğümüz gençlik mücadelesinden dolayı 2001 yılının Ekim ayında bana ve
birçok vatansever gence yönelik kurulan polis komplosu sonucu aranır duruma
düştüm. ABD ve AB’nin işbirlikçisi oligarşik iktidara
ve onun polisine teslim olmadım, mücadelemi sürdürdüm. Hakkımda televizyonlarda
ve gazetelerde sayısız yalan haber çıkartıldı. Hayat ve mücadele alanım
daraltılmaya, katledilmemin meşru zemini yaratılmaya çalışıldı. ‘Canlı bomba’
olduğumu, ‘yakalandığımı’ televizyonlardan, gazetelerden öğrendim. Hakkımda
söylenen onlarca yalana, kurulan komplolara bir cevabım, söylenecek sözüm var
elbet.
Komplolora ve bu komplonun gönüllü aleti
olan basına sesleniyorum; komplonuz ne yazık ki(!) başarılı olmadı, amacınıza
ulaşamadınız. Yalanlarınıza, komplolarınıza rağmen halkımızın mücadelesini
engelleyemeyeceksiniz. Ülkemizde yoksulluk ve zulüm oldukça emperyalist
güçlerin kuklası iktidarlar tarafından yönetildiğimiz sürece; halkımızın ekmek,
özgürlük ve adalet arayışının sesi olacağız. Bu sesi kesemeyeceksiniz.
F
tipi hapishaneler politikası ve tecrit 5 yıldır halkımızın gündeminde. ABD ve AB’nin onay ve
desteğiyle hayata geçirilen bu politika katliamlarla baskı yasalarıylayok
saymayla ve sansür politikasıyla devam ettirilmektedir. Tecritin
kaldırılması için sürdürdüğümüz ölüm orucu direnişi 5. yılına girmiştir. Fedekarlıkla, iradeyle, kahramanlıklarla yürüttüğümüz
direniş ergeç zafere ulaşacak ve tecrit
kaldırılacaktır. Şimdiye değin; 19 Aralık ve Armutlu katliamlarında ve ölüm
orucu direnişinde 119 devrimci, vatansever şehit düşmüştür. İktidar bir yandan
katliamcıları ödüllendirirken diğer yandan yeni ceza infaz kanunuyla direnişe
saldırıyı boyutlandırmaktadır. Hücrelerde keyfi uygulamalarla, tecritle,
disiplin cezalarıyla, mektup, görüş ve avukat yasaklarıyla tam teslimiyet
dayatılmaktadır. Unutulmamalıdır ki, ne katiamlarla,
ne sansürle, ne de infaz yasalarıyla can bedeli verdiğimiz bu direniş
kırılamaz, yok edilemez, er geç tecrit kaldırılacaktır.
Bu eylemi, hapishanelerde
uygulanan tecrit ve katiam saldırısına, yeni Ceza
İnfaz Kanunu’na, TCK, CMK’ya, halkımızın
yoksullaştırılarak mücadelesinin baskı yasaları ve faşist saldırılarla engellenmeye
çalışılmasına misilleme olarak yapıyorum. Adaletin olmadığı bir ülkede halk
kendi adaletini arayacaktır. Bu meşrudur ve hiçbir yasa bu meşruluğu
gölgeleyemez. Tecrit ve katliam gerçeği sürdükçe, direniş koyu bir sansürle yok
sayılmaya devam edildikçe feda eylemlerimiz sürecektir. Kimse “örgüt baskısı”,
“ölüme tapıyorlar”la eylemimi karalamaya çalışmasın.
Tamamen kendi iradem ve insiyatifimle bu eylemi
yapıyorum. Yaşamı, yaşamayı çok sevdiğim halde, adaletsizliğin, yoksulluğun, emperyalizme
bağımlılığın son bulması için, onurlu bir yaşam için kendi hayatıma bilerek ve
isteyerek son veriyorum. Canım halkıma, vatanıma ve bu ülkenin pırıl pırıl geleceğine feda olsun. Çocuklarımızın yarınına feda
olsun.
Kimse terör, terörist demagojisine başvurmamalıdır. Terör kavramının bugün kimler
tarafından niçin kullanıldığı ortadadır. Bugün terör, emperyalizmin ve oligarşik iktidarların muhalifleri sindirmek, bastırmak ve
katletmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır. Irak’ta, Filistin’de, Afganistan’da
işgale direnmenin adıdır terör! Bağımsızlık istemenin, özelleştirmeye, F
tiplerine, tecrite karşı çıkmanın adıdır terör!
Hükümeti eleştirmek, yazı yazmak, karikatür çizmek, şiir okumak terör diye
cezalandırılmaktadır. SEKA işçisi, Seydişehir işçisi, Eğitim Sen’li memurlar
terör denilerek cezalandırılmıştır. Herkes görmelidir ki, asıl terörist
emperyalizm ve onun işbirlikçisi oligarşik
iktidarlardır. Asıl terörist AKP, Genelkurmay iktidarı ve bu iktidarın
kararlarını uygulayan görevlilerdir. Polistir, MİT’tir, JİTEM’dir.
Tarihin
her döneminde adaletsiz, zorba iktidarlara karşı halkın adalet arayışı
olmuştur.
Spartaküs, Kawa, Dede
Sultan, Baba İshak, Pir Sultan, Köroğlu, Dadaloğlu, Denizler, Mahirler... Hep
bu arayışın sesi olmuşlardır. Bugün adalet egemen azınlıktan yanadır.
Katledenlerin yerine katledilenlerin, linç edenlerin yerine linç edilenlerin
cezalandırıldığı bir adalet, adalet midir? İktidar kendi hukukunu ayaklar
altına alarak Bergama’da siyanürle altın çıkarılmasına onay vermiştir.
Şanlıurfa’da köylerine Amerikan füzesi düşen köylüler yargılanmaktadır, Amerika
değil. Bağımsız yargı denen işleyiş, emir komuta zincirine uyarak Genelkurmay
talimatıyla Eğitim Sen’i kapatmıştır. Az çalana çok ceza, çok çalana ödülün
verildiği bir adalettir düzenin adaleti.
Halk
adalet istemektedir, adalet nerede? Bu düzen halka adalet dağıtamaz. Halkın adalet
arayışının sesi bizleriz. Devrimci Hareket halk düşmanlarından,
işbirlikçilerden, halkımızın sırtındaki asalaklardan hesap sormaya, halktın
adaleti olmaya devam edecektir. Bombalı eylemlerimiz, cezalandırmalarımız ve
feda eylemlerimiz sürecektir. Halkımızı adaletsiz bırakmayacağız.
Bütün dünya halkları bizim kardeş
halklarımızdır. Emperyalizme karşı, ezilen halkların verdiği mücadeleler bizim
mücadelemizdir. Onların acısı bizim acımız, sevinçleri bizim sevincimizdir.
Irak’ta, Filistin’de işgale direnen ve dünyanın dört bir yanında emperyalizmin
karşısına dikilen ezilen dünya halklarının direnişini buradan selamlıyorum.
İşçiler; tecrit ve sansürle
sizlerin kazanılmış haklarınız gasbedilmektedir.
Bugün uygulanan IMF ve AB’ye uyum programıyla sizlerin kazanılmış haklarınız gasbedilmektedir. Kendi pirimlerinizle
kurup bugünlere getirdiğiniz SSK hastanelerine hükümet el koymuştur. Sağlık
paralı hale getirilmekte, emeklilik yasasıyla mezarda emeklilik dayatılmaktadır.
Çalışma yasası işveren zihniyetiyle düzenlenmiş, esnek çalışmayla 17. madde
dayatmasıyla hak arama mücadelenizin önüne engeller konmuştur. Asgari ücret
kiranızı bile karşılaymamaktadır, ki bunu bile çok görmektedirler. Özelleştirmelerle
işsizlik ve taşeronlaştırma dayatılmakta, karşı çıkanlar ise SEKA’da,
Seydişehir’de olduğu gibi terörist ilan edilerek saldırıya uğramaktadır.
Direnişler sansür ve diğer halk kesimlerinden tecrit edilerek boğulmaya çalışılmaktadır.
Sendika ağaları bizim sorunlarımızı çözemez, onlar herşeyi
AB’ye havale etmekte, patronlarla uzlaşma arayışlarıyla meşguldürler. Demokrasi
şampiyonu ilan edilen, emeğin Avrupası denilen
Avrupa, tekellerinin Avrupasıdır. IMF politisalarının mimarı ABD ve diğer emperyalis
güçlerle birlikte AB’dir. AB’de de işten çıkarmalar, sosyal hakların
tırpanlanması, işsizlik gibi sorunlar vardır. Kendi sorunlarımızı ancak
kendimiz mücadele ederek, dayanışma ağları kurarak çözebiliriz. Mücadelemiz
sizler içindir. Sizlerin gerçekten iktidarda olup yöneteceği, özgür koşullarda
geçim sıkıntısı çekmeden üreteceği sosyalist Türkiye içindir.
Memurlar; tecrit ve sansür sizin
de gündeminizdir. Bu iktidar faşist bir iktidardır. Bugün Eğitim Sen’imiz
iktidar tarafından kapatılmıştır. Tecrit öyle bir boyuttadır ki,
"ideolojik sendika, marjinal gruplar, terör
odakları" denilerek Eğitim Sen yalnız bıraktırılmıştır. Aynı akıbet vergi
yasasında BES’in, SSK’ların devrinde SES’in başına gelmiştir. Tecrit hayatın her alanındadır ve
direnenlerin, muhaliflerin susturulmasının bir aracı olarak kullanılmaktadır.
İktidarın saldırılarına ve tecritine, reformist
sendikacılık anlayışı da AB beklentisiyle bilerek bilmeyerek alet olmuşlardır.
Bugün sonuç ortadıdır. Birleşerek direnecek iktidarın
saldırılarını, tecriti kıracağız. AB’den, ILO’dan, AİHM’den medet umarak
mücadelemizi bilinmez bir tarihe ertelemek, "Kurdu kuzunun insafına
bırakmaktır".
Mücadelemiz
siz emekçiler içindir.
Tecriti, sansürü, saldırı yasalarını birlikte
mücadele ederek püskürtelim. Sürgünlere, işgüvencesiz
çalışmaya, sendikasızlaştırmaya, açlık sınırında yaşama, gelin birlikte son
verelim.
Köylüler; tecrit, sansür ve IMF
politikaları sizin de gündeminizdedir. IMF programlarıyla tarım ve hayvancılık
bitme noktasına getirilmiştir. İktidarın açıkladığı taban filatları
maliyetinizi bile karşılamamaktadır. Emperyalist tarım tekellerinin lehine ürün
kotaları konuyor. Uygulamaya çalışılan serbest fiyat politikasıyla sizler
tüccarların insafına bırakılıyorsunuz. Ürünlerinizi çöpe döktüğünüz, tarladan
toplamadığınız görüntüler her geçen gün artıyor. Sesinizi çıkarınca da
"gözünüzü toprak doyursun" deniyor. Bütün iktidarlar aynıdır. Aynı
IMF programını uygumamaktadırlar. Ve hiçbir düzen
partisi sizlerin sorunlarınızı çözemez. Bizim mücadelemiz sizler içindir.
Köylümüzün gerçekten “milletin efendisi” olacağı düzen, Devrimci Halk
İktidarıdır. Devrimci halk iktidarı toprak reformuyla halktan yana tarım
politikasıyla köylümüzün umududur. Gelin birlikte devrimci halk iktidarı için
mücadeleyi büyütelim.
Gençlerimiz;
tecrit
sizin de gündeminizdir. Ülkemizin umudu geleceği sizlersiniz. Bugün en yoğun
saldırı sizleredir. Bir yandan yoz kültürle bilinçlerimiz dumuru
uğratılmakta, diğer yandan, paralı, gerici eğitimle, işsizlikle geleceğimiz
karartılmaktadır. Geleceğine sahip çıkan onurlu gençler, soruşturmalara
uğramakta okullardan atılmakta, terörist ilan edilmektedir. Polis, idare ve
sivil faşistlerin işbirliği ve saldırısıyla mücadelemiz engellenmeye
çalışılmakta, eğitim hakkımız gasbedilmektedir.
Bağımsız, demokratik, sosyalist Türkiye’nin yılmaz savunucusu gençlerimiz mücadeleyi
büyütelim, paralı eğitime, yozlaşmaya, tecrite,
soruşturmalara mücadelemizle engel olalım. Mücadelemiz sizler içindir.
Esnaflar,
küçük üreticiler;
bu düzen tekellerin düzenidir. Büyük balığın küçük balığı yuttuğu bu düzende
sizler her an sorunlarla boğuşuyorsunuz. Bu yıl 100 bin küçük işletme kapandı.
Ağır vergilerle maliyetlerin artışıyla sürekli kriz halindesiniz.
Çalıştırdığınız birkaç kişinin maaşını dahi ödemekte zorlanıyorsunuz. Sizlerin
çıkarı devrimci halk iktidarındadır. Gelin birlikte mücadele edelim bu düzene
karşı.
Yoksul
gecekondu halkı;
köylerinizden göçüp geldiğiniz günden bu yana konut sorununuzu çözemedi
iktidarlar. Üstelik emeğinizle gecenizi gündüzünüze katarak yaptığınız
evlerinizi yıkmak istiyorlar. Mahallelerimizi fuhuşun,
uyuturucunun yozlaşmanın batağı haline getirmeye
çalışıyorlar. Gelin Cephe saflarında yıkımları, yozlaşmaya ve yoksulluğa karşı
birlikte mücadele edelim.
Ülkemizin
onurlu aydınları;
gelin halkımızın sorunlarına birlikte sahip çıkalım. AB balonunu birlikte
söndürelim. Demokratik özgür bir Türkiye’yi birlikte yaratalım. Halkın aydını
olmanın gereği budur. Gelin bu sorumluluğu üstlenelim.
Her dilden her milliyetten her
dinden halklarımız, Anadolu halkları; Yoksulluğa, ulusal baskıya, kültürümüzün
yok edilmesine, ulusal onurumuzun yerlere serilmesine, ABD’ye, AB’ye ve
işbirlikçi oligarşik iktidarın adaletsizliklerine,
zulmüne karşı mücadeleyi büyütelim. Sahte vatanseverlere, Genelkurmaya, MHP’ye
kanmayalım. Onlar ne ülkemizdeki Amerikan üslerine, ne IMF politikalarına karşı
birşey dememektedirler. Vatanseverlikleri kendi
işbirlikçi maskelerini gizlemek için kullandıkları bir perdedir. Bağımlılığın
onaylayıcısı Genelkurmay ve MHP bağımsızlık sembolü bayrak üzerinden provokasyon yaratmakta, direnen halk güçlerine, gerçek
vatanseverlere saldırmaktadırlar. Gelin, onların işbirlikçi maskelerini
birlikte indirelim. Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde Cephe saflarında
buluşalım. Halkın iktidarı kendi iktidarımız için birlikte mücadele edelim. Ben
bu uğurda yaşamımı halkım ve vatanım için feda ediyorum. Halkımız sizleri
seviyorum.
Devrimci kamuoyunu tek tek siyasi yapıları, grupsal çıkarlardan arınarak sürecin
önemini kavramaya, tecrite yoksulluğa, IMF yasalarına
faşist saldırılara karşı ortak mücadeleyi büyütmeye çağırıyorum.
YAŞASIN HALKIN ADALETİ
YAŞASIN BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK,
SOSYALİST TÜRKİYE
YAŞASIN DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ
PARTİSİ-CEPHESİ
1
Temmuz 2005
Eyüp
Beyaz
***
Eyüp Beyaz’ın Parti’ye
yazısı:
PARTİME, BÜYÜK
AİLEME
Sizlerin de yakından bildiği gibi
çok zorlu bir süreç yaşıyoruz. Düşman, ideolojik, fiziki, kültürel olarak imha
siyasetini dayatıyor. Bu süreci partimizin kurmaylığında içeride ve dışarıda
yoldaşlarımızın kan-can pahasına yürüttüğü mücadeleyle aşacağımıza olan inancım
tamdır.
Böylesi bir süreçte bu onurlu
göreve beni uygun gördüğünüz için, taleplerime olumlu yanıt verdiğiniz için
sizlere ne denli şükran duysam azdır. Yoldaşlarımın şehitlikleriyle kabaran ve
burkulan yüreğim, onların hesabını soracak olmanın rahatlığıyla, ferahlamıştır.
Halkımızın, bağımsızlık,
demokrasi ve sosyalizm mücadelesinin kurmayı olaın
partimize beni düzenin yoz ve pislik içerisindeki yaşamından koparıp,
halkımızın mücadelesine kanalize ettiği için, beni
halkımla buluşturduğu için, onurlu ve haysiyetli bir şaşam
sürememe vesile oludğu için teşekkürü bir borç
biliyorum. Ve iyiki varsınız diyorum, iyiki varız.
Buradan halkımıza, partime ve
büyük aileme sesleniyorum. Bana harcadığınız emeğe, verdiğiniz göreve, şehitlerimize
layık olacağım. And olsun ki başaracağım. Düşmanı
adaletimizin şaşmaz terazisiyle tanıştıracağım. Kahraman şehitlerimizin
hesabını sorarken, şehitler kervanına katılmanın onurunu duyacağım.
Partime ve yoldaşlarıma vasiyetimdir;
Cenazemin memleketimde geleneklerimize uygun olarak defnedilmesini istiyorum.
Mezarıma büyük direnişte ölümsüzleşen bütün şehitlerimizin mezarlarına
yazdığımız "Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez" yazılmasını istiyorum.
Aileme bu konudu gerekli şeyleri yazdım. Umarım
sizlere destek olurlar. Kendilerine dair yazdığım veda mektubunu yada bu
mektubu içeren bir yayınımızı , kendilerine postayla
ulaştırırsanız sevinirim. En azından beni ve bizleri bir nebze olsun anlamış
olurlar.
Yazıma son verirken Partimi, ÖNderimi, yoldaşlarımı ve halkımı çok sevdiğimi belirtmek
istiyorum. İçeride, dışarıda, hayatın her alanında mücadele eden bütün
yoldaşlarımı büyük direnişimizin coşkusuyla tektek
kucaklıyor, devrimci selamlarımı gönderiyor, şehitlerimizin de anısının önünde
saygıyla eğiliyorum.
YAŞASIN HALKIN ADALETİ
YAŞASIN ÖLÜM ORUCU DİRENİŞİMİZ
YAŞASIN DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ
PARTİSİ-CEPHESİ
YAŞASIN ÖNDERİMİZ DURSUN KARATAŞ
***
Eyüp Beyaz’dan
DEV-GENÇ’lilere
Uzun süren bir hasretliğin
ardından sizlere en yoğun devrimci duygularımla merhaba diyorum.
Soruşturmaların, faşist saldırıların yoğunlaştığı bir süreçten geçiyoruz. Bu
gençliğin, kendisinin ve ülkesinin sorunlarına sahip çıkmasının önüne konan bir
engeldir. Doğru yoldasınız ve gelişip güçleniyorsunuz. Saldırılar bunun en açık
göstergesidir. memleketin her yanında dernekler kurup
eylemler örgütlüyorsunuz. Başta, kendiniz devrimcileştiğiniz için sonrasında
ise gençliğin yozlaştırılmasının, duyarsızlaştırılmasının önüne geçmeye
çalıştığınız, gençliği devrimcileştirmeye çalıştığınız için saldırılara maruz
kalıyorsunuz.
Yılmamak, her koşulda mücadele
etmek DEV-GENÇ’lilerin karakteridir. Hamiyet’imiz
okulunda tek başınayken çalışmış, yılmamış ve okulunda faşist işgalin
kurulmasının mimarı olmuştur. Seher standını ölümüne savunmuştur. Semiran’ın, Sultan’ın faşistleri okul içerisinde kovaladığı
günler uzağımızda değildir. selma direniş
kırıcılarına feda ateşiyle karşılık vermiştir. Ve DEV-GENÇ tarihi sayısız
cesaret, özveri ve direniş örnekleriyle doludur. Bu yolda yürürken,
tarihimizden güç alacak, şehitlerimizin önderliğinde DEV-GENÇ tarihine yeni ve
güçlü halkalar ekleyeceğiz.
Hedef bütün gençliğe ulaşmak,
gençliği kendisinin ve ülkesinin sorunlarına duyarlı, mücadele den kültürel
değerlerine sahip çıkan bir gençlik haline dönüştürmektir. Bir anımız dahi boş
geçmemelidir. Yaratıcı, özverili, disiplinli ve emektar bir çalışma
yürütmeliyiz.
DEV-GENÇ’imizin
hedefi genel geçlik kitlesine ulaşmak olduğu kadar, kadrolaşarak DEV-GENÇ
kültürünü içselleştirmek olmalıdır. Mahirlerin, açtığı yoldan Sabo gibi, Ali
Rıza Komutan gibi, Gültekin gibi, Canan ve Zehra
gibi, Özlem, Semiran ve Selma gibi yürüyebilmeliyiz.
Gençlik tüm kitlesiyle sürecin ana karakteri olan feda ruhunu kuşanıp bu ruhu
ve bilinci içselleştirebilmelidir.
Yürüdüğümüz yol bağımsızlık,
demokrasi ve sosyalizm yoludur. Ve bu yol bizden ağır bedeller istemektedir. Ki
bu bedelleri her gün her an ödemekteyiz. Daha büyük bedellerede
kendimizi hazırlamalıyız. Eğitimimizi, pratiğimizi günlük yaşamımızı hep daha
ileriyi hedefleyen bir perspektifle ele almalıyız.
Bir DEV-GENÇ’li
olarak, Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyalizm mücadelemizin mimarı DEV-GENÇ’i ve DEV-GENÇ’lileri bütün
devrimci duygularımla selamlıyorum. Hapishanelerdeki yoldaşlarımızın büyük
direnişlerini selamlıyorum. Bütün gençlik kitlesini, bütün DEV-GENÇ’lileri tek tek kucaklıyorum.
SELAM OLSUN DEV-GENÇ’e, SELAM OLSUN DEV-GENÇ’lilere
YAŞASIN DEV-GENÇ
***
Yoldaşlar;
Bizler ki, hayata
Birbirimizin gülen
gözlerinden bakmışız
Halkımızın bağrında
Kor kor
kor isyan ateşleri yakmışız
Halkımızın en taze
düşleri için
Hayatın farklı
mecralarına akmışız
Acılar, sevinçler,
hasretlikler tatmışız
Ne mutlu bizlere ki
Bu büyük ailede yaşamı ve
ölümü paylaşmışız
Bu zülüm düzenine
Bizi birbirimizden
ayırdığı için
Zorunlu hasretlikler
dayattığı için
Lanet olsun diyorum
Sizleri çok seviyorum.
Yaşamım binlerce kez feda
olsun sizlere
Hasretimi, zaferin
aydınlık sabahına saklıyorum.
Sizi orada bekliyorum.
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ
Eyüp
Beyaz
(Eyüp Beyaz’a ait yukarıdaki şiir, Yürüyüş’ün 45. Sayısında
yayınlanmıştır)
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Eyüp Beyaz’ı
Anlatıyor: